
TCMB Para Politikası Kurulu’nun 11 Eylül’deki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Küresel ticaret politikalarına ilişkin belirsizliğin yüksek seviyelerini koruduğu belirtilen özette, küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşmenin devam ettiği aktarıldı.
Özette, Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 1,9, 2026 yılında ise yüzde 2,3 artacağının tahmin edildiği kaydedildi.
Küresel talep görünümündeki bozulma ve arz yönlü gelişmeler ham petrol fiyatlarını baskılamaya devam ederken, enerji emtia fiyatlarının mevcut PPK döneminde gerilediği kaydedilen özette, enerji dışı emtia fiyatlarının değerli metal fiyatları kaynaklı bir miktar arttığı bildirildi.
Özette, “ABD ve diğer ülkelerin önümüzdeki dönemde izleyeceği ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizlikler ve jeopolitik riskler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.” ifadesine yer verildi.
Enflasyon üzerindeki riskler küresel ölçekte geçerliliğini korurken, merkez bankalarının söz konusu riskleri gözeterek faiz indirimlerini sürdürdüğü belirtilen özette, “Gelişmekte olan ülke piyasalarına portföy girişleri devam etmekle birlikte, yüksek seviyesini koruyan küresel belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler, portföy hareketleri üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.” denildi.
Özette, Türk lirası (TL) mevduat faizlerinin eylül ayında politika faizinde indirim beklentisinin etkisiyle 25 Temmuz haftasına kıyasla 242 baz puan azalarak 5 Eylül haftası itibarıyla yüzde 50,1 seviyesinde gerçekleştiği bildirildi.
Aynı dönemde TL ticari kredi faizlerinin (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 265 baz puan azalarak yüzde 50,2, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizinin 49 baz puan artarak yüzde 65,7, konut kredisi faizinin 262 baz puan azalarak yüzde 39,3, taşıt kredisi faizinin ise 300 baz puan azalarak yüzde 42 seviyesinde oluştuğu aktarılan özette, şu ifadelere yer verildi:
“Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 25 Temmuz – 5 Eylül döneminde yüzde 3,3 seviyesine yükselmiştir. Bu artışta kredi kartı büyümesindeki yükselme etkili olmuştur. TL ticari kredileri 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 3 seviyesinden 2,3’e gerilemiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, yüzde 0,7 ile bir önceki PPK dönemi seviyesinin üzerinde gerçekleşmiştir.”
“MAKROİHTİYATİ ÇERÇEVEDE MEVCUT PPK DÖNEMİNDE BİR DİZİ DEĞİŞİKLİK YAPILMIŞTIR”
Özette, şunlar kaydedildi:
“Parasal aktarım mekanizmasını desteklemek amacıyla makroihtiyati çerçevede mevcut PPK döneminde bir dizi değişiklik yapılmıştır 16 Ağustos 2025 tarihinden itibaren kullandırılan krediler için kredi büyüme oranlarının dört yerine sekiz haftada bir hesaplanmasına yönelik değişiklik yapılmıştır. 23 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla KKM hesap açma ve yenileme işlemleri (YUVAM hesapları hariç) sonlandırılmıştır. 29 Ağustos hesaplama döneminden itibaren yenileme ve TL’ye geçiş oranına bağlı komisyon uygulamasına son verilmiş, 26 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere Türk lirası payına göre komisyon uygulamasında komisyon oranları; gerçek kişiler için yüzde 3’ten 4’e ve tüzel kişiler için yüzde 1,5’ten 2’ye yükseltilmiştir. Son olarak, 7 Ağustos 2025 tarihli Resmî Gazete Kararı ile küçük ve orta büyüklükteki işletme (KOBİ) tanımında esas alınan yıllık net satış hasılatı veya mali bilanço tutarının 500 milyon TL’den 1 milyar TL’ye yükseltilmesi kararının, kredi büyüme kısıtlarında 15 Ağustos 2025 tarihinden itibaren kullandırılan kredilerde dikkate alınmasına yönelik değişiklik yapılmıştır.”
TCMB brüt uluslararası rezervlerinin 25 Temmuz’dan bu yana 8,3 milyar ABD doları artarak 5 Eylül itibarıyla 180,1 milyar dolara yükseldiği anımsatılan özette, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 23 Temmuz’dan bu yana düşerek 10 Eylül itibarıyla 267 baz puan seviyesine geldiği aktarıldı.
Özette, Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığının 10 Eylül itibarıyla yüzde 10,4 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığının yüzde 20,2 seviyesine yükseldiği belirtilerek, bir önceki PPK toplantı haftasından bu yana yurt dışında yerleşik yatırımcıların pozisyon değişiminin hisse senedi piyasasında sınırlı kalırken, değişimin tamamına yakınının Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına yönelik olduğu ve toplamda 1 milyar dolar net portföy girişi gerçekleştiği vurgulandı.
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH), 2025 yılının ikinci çeyreğinde yıllık ve çeyreklik bazda sırasıyla yüzde 4,8 ve 1,6 arttığı büyüme öngörülerinin üzerinde gerçekleştiği kaydedilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“İkinci çeyrek verilerinin açıklanmasıyla eşzamanlı olarak, TÜİK millî gelir istatistiklerinde ana revizyon gerçekleştirmiştir. Revizyondan en çok etkilenen bileşenler üretim tarafında tarım sektörü, harcama tarafında ise özel tüketim harcamaları ve stok kalemleri olmuştur. Ayrıca idari kayıtların daha etkin ve kapsamlı kullanılmaya başlanması, genel olarak hesaplama yöntemlerinin geliştirilmesi ve mevsim ve takvim etkilerinden ayrıştırma modellerinin gözden geçirilmesi gibi birçok güncelleme yapılmıştır. Revizyon sonrası verilerle ikinci çeyrekte, üretim yöntemiyle yıllık büyümenin temel sürükleyicisi hizmetler sektörü olmuş, sanayi sektörünün katkısı ise pozitife dönmüştür. İnşaat sektörü büyümeyi desteklemiştir. Harcama yöntemiyle ise özel tüketim ve toplam yatırımların yıllık büyümesi hızlanmış, yıllık büyümeye en yüksek katkı nihai yurt içi talepten gelmiştir.”
“Çeyreklik bazda özel tüketimde ilk çeyrekte görülen daralma ikinci çeyrekte devam etmiştir.” yorumunun yapıldığı özette, “Toplam yatırımlar ilk çeyrekteki gerilemesinin ardından inşaat ve makine-teçhizat yatırımları kaynaklı artmıştır. Böylece, nihai yurt içi talep çeyreklik bazda büyümeyi sınırlamıştır. Bu çerçevede, ikinci çeyrekte büyüme öngörülerin üzerinde gerçekleşirken nihai yurt içi talebin zayıf seyrini koruduğu değerlendirilmiştir. Öte yandan, küresel ticaret belirsizlikleri ve küresel büyüme görünümündeki toparlanmanın sınırlı kalması sonucunda ihracat gerilerken, öne çekilmiş ithalat kaynaklı olarak net ihracat büyümeyi azaltıcı yönde etkilemiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, temmuz ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 0,2 azalış, çeyreklik bazda ise yüzde 1,2 artış gerçekleştiği bildirildi.
Altın hariç bakıldığında endeksin aylık bazda sınırlı, çeyreklik olarak ise ana endeksin büyümesine yakın bir artış gösterdiğine dikkat çekilen özette, şunlar kaydedildi:
“Böylece perakende satışların büyümesi yavaşlamıştır. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi, toptan ticaretteki belirgin gerileme kaynaklı aylık bazda yüzde 6,5, çeyreklik bazda yüzde 3,2 azalmıştır. Hizmet üretim endeksi haziranda yüzde 0,5 gerilemiştir. Çeyreklik bazda ise yılın ilk çeyreğindeki yüzde 3,1 yükselişinin ardından ikinci çeyrekte yatay seyretmiştir. Kartla yapılan harcamalar temmuz-ağustos döneminde artmıştır. Kart kullanım oranında son yıllarda görülen artışın etkisi dışlandığında tüketim harcamalarının daha ılımlı gerçekleştiği değerlendirilmektedir. Beyaz eşya satışları haziran-temmuz döneminde gerilemiş, otomobil satışları ise ağustos ayındaki ivmelenmenin etkisiyle temmuz-ağustos döneminde çeyreklik bazda artmıştır. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, yılın üçüncü çeyreğinde kayıtlı iç piyasa siparişlerindeki zayıf seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Yakın döneme ilişkin veriler, talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğunu göstermektedir.”
“SANAYİ SEKTÖRÜ KATMA DEĞERİ GÜÇLÜ BİR SANAYİ FAALİYETİNE İŞARET ETTİ”
Özette, ikinci çeyrekte sanayi sektörü katma değerinin yıllık bazda yüzde 6,1, çeyreklik bazda 2,3 artarak ilk çeyreğe kıyasla daha güçlü bir sanayi faaliyetine işaret ettiği vurgulandı. Bu çerçevede, sanayi katma değerinin ikinci çeyrekte büyümesi yavaşlayan sanayi üretiminden ayrıştığı belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Bu dönemde, çeyreklik sanayi üretimi artışına en yüksek katkıların, tipik oynaklık sergileyen diğer ulaşım ve benzeri sektörlerden gelmesinin, sanayi üretim göstergeleri ile milli gelir içinde yer alan katma değer göstergesi arasındaki ayrışmayı kısmen açıklayabileceği değerlendirilmektedir. Temmuzda sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,8 gerilerken takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 5 artmıştır. Çeyreklik bazda sanayi üretimi, temmuz itibarıyla üçüncü çeyrekte yüzde 0,3 sınırlı düşüş kaydetmiştir. Ana eğilimi izlemek amacıyla tipik oynaklık sergileyen diğer ulaşım ve benzeri sektörler dışlandığında, sanayi üretimindeki aylık azalış daha sınırlı olurken çeyreklik bazda üretimde daha yüksek oranlı gerileme gerçeklemiştir. İmalat sanayisine yönelik anket göstergeleri, üçüncü çeyrekte imalat sanayisinde faaliyetin görece zayıf seyrettiğine işaret etmektedir. İmalat sanayisi kapasite kullanım oranı gerilemeye devam ederek temmuz-ağustos döneminde ikinci çeyreğe kıyasla 0,9 puan azalmıştır. İnşaat üretim endeksi ise ikinci çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 0,8 sınırlı bir yükseliş kaydederken bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,6 artmıştır.”
Özette, temmuz ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdamın 32,6 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği ve çeyreklik bazda yüzde 0,2 arttığına vurgu yapıldı.
Bu dönemde, işgücüne katılım oranının çeyreklik olarak 0,3 puan düştüğü işsizlik oranının ise 0,4 puan azalarak yüzde 8,0 seviyesine gerilediği aktarılan özette, anket göstergelerinin yılın üçüncü çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden görünümün devamına işaret etmekte olduğu kaydedildi.
Özette, şu ifadelere yer verildi:
“Haziran ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 2 milyar dolar açık vermiştir. 12 aylık birikimli cari açık önceki aya kıyasla 2,8 milyar doları artış göstererek 18,9 milyar dolara yükselmiştir. Seyahat gelirleri tatil sezonunun etkisiyle aylık bazda 6 milyar dolara yükselmiş ve önceki yıl seviyesinin 400 milyon dolar üzerinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, 12 aylık birikimli olarak seyahat gelirleri 58,1 milyar ABD doları olmuş, hizmetler dengesi fazlası ise 62,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşerek güçlü seyrini sürdürmüştür.”
Özette, “Ağustos ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalat azalmış, 12 aylık birikimli dış ticaret açığı bir önceki aya göre gerilemiştir. Bu dönemde fabrika tatilleri ihracattaki zayıf seyirde etkili olurken ihracattaki azalışın yanı sıra enerji fiyatlarında aylık bazdaki düşüş ithalattaki görece daha kuvvetli gerilemede ön plana çıkmıştır.” ifadeleri yer aldı.
12 aylık birikimli cari açıkta temmuz ve ağustosta kademeli azalış öngörüldüğü aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
Altın ithalatı, ağustosta 1,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, 12 aylık birikimli olarak 20,4 milyar dolar olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış tüketim malı ithalatı, ikinci çeyrekteki artışının ardından temmuz ve ağustosta art arda gerilemiştir. Ağustos ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri eylül için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta sınırlı, ithalatta ise daha kuvvetli gerilemeye işaret etmektedir. Geçici veriler, mücevher ithalatında hazirandan bu yana gözlenen gerilemenin sürdüğünü göstermektedir. Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı, haziranda yüzde 161 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 141 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu ancak gelecek dönemde YP cinsi borçlanmanın azalması ve iktisadi faaliyetin hız kesmesiyle borç çevirme oranlarının düşüş eğilimine girebileceği değerlendirilmiştir.”
Tüketici fiyatlarının ağustos ayında yüzde 2,04 yükseldiği, yıllık enflasyonun 0,57 puan azalarak yüzde 32,95 seviyesine gerilediği anımsatılan özette, B ve C endekslerinin yıllık değişim oranlarının 1,06 ve 1,70 puan düşerek sırasıyla yüzde 32,71 ve 33,00 olarak gerçekleştiği ifade edildi.
Özette, yıllık enflasyona katkıların gıda ve alkolsüz içecekler ile alkol-tütün-altın grubunda artarken enerji, hizmet ve temel mal gruplarında azaldığı belirtilerek, “Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, tüketici fiyatlarının aylık artışı bir önceki aya kıyasla düşük oranda gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırıldığında, gıda dışında kalan tüketici fiyatlarının artış oranındaki yavaşlama ise belirgindir.” denildi.
Ağustos ayında gıda grubunun, fiyat artışı ile öne çıkan ana grup olduğu bildirilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Kuraklık ve zirai don hadiseleri tarımsal üretimi olumsuz yönde etkileyerek gıda fiyatları üzerinde eş anlı ve gecikmeli olarak yukarı yönlü baskı oluşturmaktadır. Bu dönemde işlenmemiş gıda aylık fiyat artışı meyve fiyatları; işlenmiş gıda ise ekmek ve tahıllar öncülüğünde güçlenmiştir. Gıda fiyatlarındaki yükselişin ekmek-tahıllar, süt ile süt ürünleri, alkolsüz içecekler, taze meyve, bakliyat, kırmızı et ve yumurta olmak üzere alt kalemler geneline yayılması dikkat çekmiştir. Gıda yanında öne çıkan bir diğer alt grup sigara olmuştur.”
“DAĞILIM VE MODEL BAZLI ANA EĞİLİM GÖSTERGELERİNİN BİR ÖNCEKİ AYA KIYASLA YAVAŞLADIĞI GÖZLENMİŞTİR”
Özette, temmuzda maktu ÖTV tutarında yapılan artışın bir kısmının firmalarca ağustos ayına bırakılması sonucunda tütün ürünleri fiyatlarındaki yükselişin sürdüğü belirtildi.
Ağustosta enerjideki aylık enflasyonun önemli ölçüde zayıfladığı kaydedilen özette, hizmet aylık enflasyonunun bir önceki aya kıyasla yavaşladığı, bu grupta hava yolu ile yolcu taşımacılığının sürüklediği ulaştırma hizmetleri ve kira dışında kalan alt kalemlerde ılımlı bir görünüm kaydedildiği bildirildi.
Özette, dayanıklı tüketim malları fiyatlarındaki zayıf seyrin katkısıyla temel mal enflasyonunda olumlu seyrin devam ettiği vurgulanarak, “Enflasyonun ana eğilimi ağustos ayında yavaşlamıştır. Ana eğilimine ilişkin göstergeler, üç aylık ortalamalar bazında yatay seyir izlemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış aylık artışlar B endeksinde bir önceki aya benzer oranda gerçekleşirken, C endeksinde azalmıştır. Bu dönemde, B endeksini oluşturan gruplardan hizmet ve temel mallarda fiyat artışları zayıflarken işlenmiş gıdada güçlenmiştir. Dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergelerinin bir önceki aya kıyasla yavaşladığı gözlenmiştir. Tahmin performansı görece daha iyi olan medyan enflasyonun aylık bazda yüzde 1,8’e gerilediği takip edilmektedir.” ifadeleri kullanıldı.
Ağustos ayı itibarıyla son üç aylık dönemde mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışının temel mallarda (yüzde 1,12) gerilerken, hizmet sektöründe (yüzde 2,96) bir önceki aya kıyasla nispeten yatay seyrettiği belirtilen özette, kira hariç hizmetlerde de bu oranın bir miktar yükselerek yüzde 2,61 olduğu aktarıldı.
Özette, hizmet sektöründe hakim olan fiyatlama davranışının önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir zamana yayılmasına neden olduğu kaydedilerek, “Bu görünümle, hizmet enflasyonu mallara göre yüksek seyrini sürdürmektedir. Ağustos ayı özelinde hizmet grubu fiyat artışları bir önceki aya kıyasla yavaşlamıştır.” değerlendirmesi yer aldı.
Grup içerisinde aylık fiyat artışlarında kira ve ulaştırma hizmetleri öne çıkarken, diğer alt kalemlerde daha ılımlı bir görünümün kaydedildiği bildirilen özette, aylık kira enflasyonunun kontrat yenileme oranındaki mevsimsel artışın da etkisiyle yüksek seyrini koruduğu vurgulandı.
Özette, ulaştırma hizmetleri fiyatlarında görülen artışta hava yolu ile yolcu taşımacılığı kaynaklı mevsimsel gelişmelerin etkisinin belirleyici olduğu belirtilerek, nitekim, mevsimsel etkilerden arındırıldığında aylık enflasyon oranlarının hizmet grubu genelinde bir önceki aya kıyasla yavaşladığının altı çizildi.
Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergelerin, eylül ayında sözleşme yenileme oranının mevsimsel olarak yüksek seyretmesiyle aylık kira enflasyonunun bir miktar artacağına, yıllık bazda yavaşlama eğilimini sürdüreceğine işaret ettiğine dikkat çekilen özette, yıl içerisinde en yüksek kontrat yenileme oranlarının ocak ve eylül aylarında gerçekleştiği bilgisi verildi.
“TÜTÜN ÜRÜNLERİ, ELEKTRİK İLE DOĞAL GAZ, GİYİM EŞYASI VE GIDA ÜRÜNLERİ İMALATI FİYAT ARTIŞLARIYLA ÖNE ÇIKAN ALT GRUPLAR OLMUŞTUR”
Özette, bu dönemlerde, yeni ve yenilenen sözleşmelere konu olan artış oranı bir önceki aya kıyasla gerilese de kontrat yenileme oranındaki mevsimsel unsurlarla, kira aylık artış oranlarının yükselebildiği bildirilerek, “Nitekim, gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı ve gerilemeye devam ettiği izlenmektedir.” ifadesi kullanıldı.
Yurt içi üretici fiyatlarının ağustosta yüzde 2,48 ile yüksek oranda arttığı, yıllık enflasyonun 0,97 puan yükselerek yüzde 25,16 olduğu bilgisine yer verilen özette, bu dönemde, ana sanayi grupları itibarıyla enerji grubunda (yüzde 6,39 ile) yüksek bir fiyat artışı kaydedildiği belirtildi.
Özette, sermaye malı, ara malı ve dayanıklı tüketim mallarında ise aylık fiyat artışının yüzde 1,1-1,3 bandı ile daha düşük seyrettiğine işaret edilerek, “Sektörel bazda incelendiğinde, tütün ürünleri, elektrik ile doğal gaz, giyim eşyası ve gıda ürünleri imalatı fiyat artışlarıyla öne çıkan alt gruplar olmuştur.” denildi.
Ağustos ayında uluslararası emtia fiyatlarının gerilediği bildirilen özette, bu gelişmeyi enerji emtia fiyatlarındaki düşüşün sürüklediği aktarıldı.
Özette, enerji dışı emtia fiyatlarının ise bir miktar artış gösterdiği belirtilerek, “FAO gıda fiyatları endeksi temmuz ayında yağ fiyatları kaynaklı artış kaydederken, ağustos ayında daha ılımlı bir seyir izlemiştir. Küresel gelişmelerle ağustos ayında ortalama 68,2 dolar seviyesine gerileyen Brent ham petrol fiyatları, eylül ayının ilk 10 günü itibarıyla bir miktar daha gerilemiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi’nin temmuzda tarihsel ortalamasına yakın seyrini sürdürdüğü kaydedildi.
Temmuzda düşüşe başlayan küresel ve Çin’e yönelik konteyner endekslerinin bu eğilimini ağustos ve eylül ayının ilk 10 günü itibarıyla da devam ettirdiği vurgulanan özette, döviz kuru sepetindeki yükselişin ağustos ayında daha sınırlı olduğu ifade edildi.
Özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Ağustos ayına ilişkin mevsimsel etkilerden arındırılmış imalat sanayi PMI verileri girdi fiyatlarında sınırlı artışa, ürün fiyatlarında ise yavaşlamaya işaret etmiştir. Eylül ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre, 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi 0,2 puan yükselerek 29,9 seviyesine ulaşmıştır. 2026 yıl sonu enflasyon beklentisi 0,4 puan artışla yüzde 20,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Gelecek on iki ay ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 0,6 puan ve 0,1 puan aşağı yönlü güncellenerek yüzde 22,3 ve yüzde 16,8 olmuştur. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi görece yatay seyrederek yüzde 11,2 düzeyinde ölçülmüştür. Reel sektör beklentilerine bakıldığında, firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, ağustosta 1,3 puan azalarak yüzde 37,7 seviyesine gerilemiştir. Aynı dönemde hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri 0,5 puan düşerek yüzde 54,1 seviyesinde seyretmiştir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları ile küresel gelişmeler dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.”
“GIDA FİYATLARI, KURAKLIK KAYNAKLI ARZ YÖNLÜ UNSURLARIN DA ETKİSİYLE, GÖRECE OLUMSUZ SEYRETMEKTEDİR”
Özette, gıda fiyatları ile ataleti yüksek hizmet kalemlerinin enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları canlı tuttuğu vurgulandı.
Öncü verilere göre eylülde tüketici enflasyonu üzerinde hizmet ile gıda fiyat gelişmelerinin öne çıktığına atıfta bulunulan özette, göstergelerin bu dönemde ana eğilimin bir miktar yükselebileceğini ima ettiği belirtildi.
Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık hizmet enflasyonunun okula dönüş etkisi öncülüğünde artacağının öngörüldüğü ifade edilen özette, “Bu ayda okula dönüşün hizmet alt kalemlerinin geneline yayılan etkileri olmaktadır. Özel üniversite ücretlerinin etkisiyle eğitim hizmetleri ve okul servis ücretlerine bağlı olarak ulaştırma hizmetlerinde fiyatlar yükselirken, yurt ücretlerindeki artışların lokanta-otel grubunda konaklama fiyatlarını yukarıya çektiği izlenmektedir.” denildi.
Özette, kreş ücretlerindeki artışların ise diğer hizmetler kalemine yansıdığı belirtilerek şu değerlendirmelere yer verildi:
“Bu hizmet kalemlerinde fiyatlamaların genelde yılda bir kez yapılıyor olması, bu dönemlerde bahsi geçen alt kalemlerde fiyat artışlarının yüksek gerçekleşebilmesi ile sonuçlanabilmektedir. Ayrıca, kayıt döneminden kaynaklı olarak bir önceki yıl fiyat endeksine ağustos ve eylül aylarında yansıyan özel üniversite ücret artışları, bu yıl sadece eylül ayında yansıyacaktır. Öncü verilere göre gıda fiyatları, kuraklık kaynaklı arz yönlü unsurların da etkisiyle, görece olumsuz seyretmektedir. İşlenmemiş gıda fiyatları sebze, beyaz et ve yumurta gibi ürünlerdeki gelişmelerle, işlenmiş gıda fiyatları ise sıvı yağ ve süt ürünleri gibi kalemler öncülüğünde yükselmektedir. Diğer taraftan, gıda dışındaki tüketici kalemlerinin artışı daha ılımlı bir seyir izlemektedir.”
“LİKİDİTE KOŞULLARI YAKINDAN İZLENMEYE VE LİKİDİTE YÖNETİMİ ARAÇLARI ETKİLİ ŞEKİLDE KULLANILMAYA DEVAM EDİLECEK”
Özette, Kurulun, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 43’ten 40,5’e indirilmesine karar verdiği anımsatılarak, kurulun ayrıca, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 46’dan 43,5’e, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 41,5’ten 39’a indirdiği hatırlatıldı.
Fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşunun talep, kur ve beklenti kanalları üzerinden dezenflasyon sürecini güçlendireceğinin altı çizilen özette, Orta Vadeli Program’da öngörülen makroekonomik çerçevenin bu sürece katkı sağlayacağı kaydedildi.
Kurulun politika faizine ilişkin atılacak adımları, enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak ara hedeflerle uyumlu biçimde dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyeceği vurgulanan özette, şunlar kaydedildi:
“Adımların büyüklüğü, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilecektir. Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması halinde parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları yakından izlenmeye ve likidite yönetimi araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir. Kurul, politika kararlarını enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.”